Bu hafta Başkan Putin ve Erdoğan, Rusya’nın devlete ait nükleer enerji şirketinin bir yan kuruluşu tarafından Türkiye’nin güneyinde inşa edilen bir nükleer enerji santraline ilk yakıt teslimatını kutlamak amacıyla televizyonda yayınlanan bir video bağlantısında yer aldılar.
Törende, Türkiye’nin NATO üyeliğine rağmen Rusya ile bazı ekonomik bağlarını sürdürdüğü vurgulandı.
Türkiye, elektrik santralinin inşası için ilk olarak 2010 yılında Rosatom ile bir anlaşma imzaladı ve inşaat 2018’de başlayacak.
Akkuyu santralinin ilk elektriğini 2023 yılında üretmesi planlanıyordu ve tam devreye girdiğinde ülke elektrik ihtiyacının %10’unu üretmesi bekleniyor.
Video töreninde Erdoğan, “Türkiye’yi dünyanın nükleer güç ülkeleri arasına yerleştirecek hamleyi yapmaktan gurur duyduğunu” söyledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, santrali “Türk-Rus ilişkileri tarihindeki en büyük proje” olarak nitelendirdi.
Rusya’nın nükleer enerji konusundaki uzmanlığı
Uzmanlar, dünya fosil yakıtlara alternatif ararken, Rusya’nın nükleer enerji konusundaki uzmanlığından yararlanan tek ülkenin Türkiye olmadığını söylüyor.
“Ayrıca birçok ülkeye, personelin eğitiminden planda çalışmaya, tasarımdan planlamaya, tesisin inşasına kadar her düzeyde işbirliği sunduğu bir tür “tek durak noktası ve teklif” sunabildi. Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Indra Overland, “Yakıt tedarik etmek, atıklarla ilgilenmek” dedi.
Rosatom’a göre sipariş defterleri, 2020 yılında farklı uygulama aşamalarında olan 36 sözleşmeden oluşan yabancı sözleşmelerle dolu.
Pek çok durumda, Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı tam kapsamlı işgal etmesinden sonra birçok ülkenin uyguladığı yaptırımlara rağmen çalışmalar devam ediyor.
Indra Overland, “Rusya yaptırımların üstesinden gelme ve bunlara uyum sağlama konusunda oldukça iyi” dedi. “Batılı aktörler çoğu zaman yaptırımların etkisini abartıyor ve Rusya’yı gerçekten durdurmak için yaptırımları uygulama ve sıkılaştırma konusunda yeterince aktif değiller. “