Avrupa’daki tiyatroların çoğunda perdeler inerken, Musica sizi bu baharda prömiyer yapan muhteşem bir prodüksiyona geri götürüyor – Jules Massenet’in Paris’teki Bastille Opéra’da gösterilen ‘Manon’unun yeniden tasavvur edilmesi.
Vincent Huguet’in en son opera prodüksiyonu, Massenet’in Abbé Prévost’un bir romanına dayanan orijinal eserini tamamen farklı bir şeye dönüştürüyor.
Aslen 18. yüzyıl Fransa’sında Kral XV. Louis’in saltanatı sırasında geçen Fransız yönetmen, bu dönemi Kükreyen Yirmilerin serbest dönen on yılıyla değiştirmeyi seçti.
Huguet, Fransız aktris ve şarkıcı Mistinguett gibi o dönemin kadınlarından ve şovmen Josephine Baker’dan özellikle ilham aldığını söylüyor.
Geçen yıl Paris Operası’nda izleyicileri büyüleyen ‘La Traviata’nın ardından, Pretty Yende bunu unutulmaz Manon olarak takip ediyor. ‘La Traviata’ başrol oyuncusu Benjamin Bernheim da ünlü Chevalier des Grieux’u oynamak için bir kez daha Yende’ye katılıyor.
Güney Afrika doğumlu vokalist, özgürleşmiş bir kahramanı canlandırıyor, burada hikaye Manon’un sadık şövalyesi Des Grieux ile yaptığı destansı yolculuk etrafında dönüyor.
Pretty Yende, “Sürekli iktidarda,” diye açıkladı.
Benjamin Bernheim ekledi: “Çok modern bir çift.”
“Des Grieux, bir kadının ondan üstün olduğu, ondan daha iyi tanındığı ve ondan daha güçlü olduğu fikrini tamamen kabul ediyor” dedi.
Opera, karşı konulmaz Manon ve onun sadık şövalyesi Des Grieux’nün yolculuğu etrafında dönüyor.
Huguet’in ortamı, toplumsal kargaşanın ve kadınların değişen rolünün özellikle öne çıktığı bir dönem için mükemmel bir zemin sağlıyor.
Güçlü bir kadın başrolü yeniden hayal etme kararı, kadınların erkeklere karşı dik durmasının belirleyici mesaj olduğu MeToo ve Time’s Up Hareketleri’nin ardından daha da dokunaklı.
Vincent Huguet, “Beni Kükreyen Yirmiler’de operayı sahnelemeye gerçekten ikna eden şey, Mistinguett ve özellikle Josephine Baker gibi şahsiyetler oldu. Bu, tarihte ilk kez, kadınların belirli erkeklerin omuzlarında durmadan bir kişi haline gelebildikleri” dedi.