Gelişen teknoloji ve sistemler sayesinde artık Patoloji uzmanları yalnızca kanser tanısı koymakla kalmıyor, tıpkı vakitte yanlışsız tedavinin de uygulanmasında değerli katkılarda bulunuyor. Son teknoloji ile bilhassa beyin tümörlerinin teşhis ve tedavisinde değerli gelişmeler olduğunu belirten Anadolu Sıhhat Merkezi Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Lider Öngürü, “Tanı koymak için kullandığımız son teknoloji ve yeni metotlar sayesinde artık hastanın tümöründe olan gayelere nazaran tedavi planlanıyor. Bir terzinin üzerinize özel bir giysi dikmesi üzere, tedaviler de artık bireye özel planlanıyor. Bu da tedavideki başarıyı artırıyor. Tüm bu tedaviler de patoloji uzmanlarının verdiği bilgiler sayesinde planlanıyor” açıklamasında bulundu.
Son yıllarda en kıymetli gelişmelerin beyin tümörlerinin teşhis ve tedavisinde yaşandığına dikkat çeken Anadolu Sıhhat Merkezi Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Başkan Öngürü, “2000’li yıllarda tümörlerin gen dizilimlerinin tümüyle ortaya konması, yani bir tümörün DNA içerisindeki bütün genetik değişikliklerinin ortaya konması kıymetli bir basamak oldu. Bu genetik değişiklikleri saptamada yeni kuşak gen sekanslama (NGS) değerli rol oynadı. Beyin tümörlerinin DNA’sı da bu biçimde incelenerek çok farklı bulgular saptandı ve sınıflandırılması neredeyse büsbütün değişti. Böylelikle birtakım beyin tümörlerinin davranışını daha yeterli anladık. Moleküler genetik değişikliklerin ortaya konmasıyla birlikte artık tümörleri daha âlâ tanır hale geldik. Patolojinin sağladığı tüm bu bilgiler tedavinin daha tesirli olmasına katkı sağladı” diye konuştu.
Tanı koymamız ortalama 2 gün sürüyor
Hastalar ve yakınlarının patoloji sonuçlarını olabildiğince çabuk öğrenmek istediklerini belirten Prof. Dr. Lider Öngürü, “Özel boyama sistemleri, hatta moleküler tahliller de dahil birçok hadisenin incelemesini ortalama iki gün içinde tamamlayarak raporluyoruz. Gerekli gördüğümüzde ek moleküler tetkikler de yapıyoruz” dedi.
Hastanın hikayesi, radyoloji sonuçları, ışık mikroskobundan alınan bilgiler ve bunlara eklenen bulguların hepsinin birleştirilerek teşhis konduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Başkan Öngürü, “Artık bunlara tümörün moleküler genetik değişikliklerini de ekliyoruz. Pek çok parametrenin dikkate alınarak yapıldığı bir inceleme bu. Beyin tümörleri için tüm grubun tecrübesi ve merkezin de beyin tümörleri konusunda özelleşmiş olması değerli. Bilhassa kanser konusunda pek çok branşın işin içinde olduğu bütüncül bir yaklaşım çok değerli. Bilhassa beyin kanserlerinin teşhis ve tedavisinde rol oynayan grupta radyolog, nörolog, patolog, cerrah, radyasyon onkoloğu ve tıbbi onkolog yer almalı” açıklamasında bulundu.
Beyinden teşhis için biyopsi almanın riski artık çok düşük
Beyin özellikli bir yapıya sahip olduğundan tümörün yerleşim yerinin kıymetli olduğunun altını çizen Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Lider Öngürü, “Eğer tümör beyin sapındaysa buradan biyopsi almak sıkıntı olabiliyor. Fakat tümör beyni örten zarların dış yüzündeyse doku almak yahut tümörün çıkarılması daha kolay olabiliyor. Patolojiye beyin tümörlerinden doku genelde iki halde gelir. Cerrahi süreç ile tümör çıkarılarak gönderilebilir yahut tümör çıkarılamayacak bir yerdeyse stereotaktik biyopsi alınabilir. Stereotaktik biyopside görüntüleme sistemiyle beyne girilip, küçük doku modülleri alınır ve incelenmesi için patoloji kısmına iletilir. Gelişen teknoloji sayesinde hibrit ameliyathane kurallarında özel nöronavigasyon sistemleri kullanılarak tüm bu süreçler gerçekleştiriliyor. Yanılgı hissesi ve risk çok düşük seviyede” olduğunu belirtti.
Metastatik kanserler beyinde daha sık görülüyor
Beyinde en sık metastatik tümörlerin görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Başkan Öngürü, “Beyinde metastatik, yani bedenimizin diğer yerindeki kanserin beyne sıçramasıyla ortaya çıkan tümörlere sık rastlıyoruz. Akciğer ve göğüs kanseri beyne en çok giden tümörler. Metastatik tümörler dışında bir de ‘primer’ dediğimiz beynin kendine ilişkin olan tümörleri var. Bunlar içinde de beyin zarlarından gelişen tümörleri ve beynin içerisindeki nöronlara takviyelik yapan hücrelerin tümörlerini sık görüyoruz” dedi.
Tüm beyin tümörleri makus huylu değil
“Beyin tümörü” dendiğinde birçok insanın korktuğunu söyleyen, halbuki gelişen teşhis ve tedavi sistemleri sayesinde artık beyin kanserlerinin de başarılı bir formda tedavi edilebildiğini vurgulayan Prof. Dr. Lider Öngürü, “Bu dehşet aslında hem yanlışsız hem de değil. Beyin zarlarından gelişen tümörlerin birden fazla ameliyatla çıkarılabiliyor yahut radyoterapi ile tedavi edilebiliyor. Hastaların birçoğu da hayatını olağan bir biçimde sürdürebiliyor. Bunların nüksetme ihtimali düşük oluyor. Nüksetse de tekrar ameliyatla çıkarılabiliyor yahut radyoterapiyle tedavi edilebiliyorlar. Çocukluk çağı beyin tümörleri içerisinde de pilositik astrositomlar var, bunlar da çoklukla uygun seyrediyorlar. Lakin makus huylu tümörler de var maalesef. Glioblastoma dediğimiz ve yaşlı hastalarda pratikte sık karşılaştığımız tümörler çok süratli seyrediyorlar” diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
