Hoşgörüde istikrar kurmak kişilik haklarını korumakla mümkün…
Her yıl 16 Kasım ‘Uluslararası Müsamaha Günü’ olarak anılıyor. Müsamahayı karşıdaki kişinin görüşlerine reaksiyon göstermemek ve davranışlarına toleranslı yaklaşmak olarak tanımlayan uzmanlar, farklılıklara anlayış göstermenin ve affedici olmanın lakin empati ile mümkün olabileceğini söz ediyor. Uzmanlar, hoşgörüde istikrar kurabilmenin kişinin kendi haklarını ve hudutlarını müdafaasıyla mümkün olabileceğini söylüyor ve ebeveynlerin müsamaha konusunda değerli rol model olduğunu vurguluyor.
1995 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından ilan edilmesinin akabinde her yıl 16 Kasım “Uluslararası Müsamaha Günü” olarak anılıyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, hoşgörülü olmanın kıymetinden ve hudutlarından bahsetti.
Hoşgörüsüz beşerler bu özellikleri taşıyor!
Klinik Psikolog Esman Uygun; müsamahanın kişinin kendi görüşüne alışılmamış gelse bile, diğerlerinin fikir ve tavırlarından rahatsız olmamak ve buna reaksiyon göstermemek olarak tanımlanabileceğini söyledi ve kelamlarına şöyle devam etti:
“Hoşgörü, birebir vakitte karşıdaki kişinin davranışlarına tolerans gösterme tavrıdır. Hoşgörülü olamayan bireyler, ahlaki, kültürel ve dini prensiplerde çok katı kurallara sahiptirler ve diğerlerine yönelik çok eleştirel yaklaşırlar. Çoklukla acımasız standartlara sahiptirler. Kendisine nazaran yanılgı yapmış yahut kendisi için hakikat olmayan davranışlar gösteren bireylere yönelik acımasızlık içeren cezalandırıcı bir tavra sahip olurlar. Kendi standartlarına uymayan bireylere katlanamama eğilimleri vardır. Bu nedenle kendisinin de diğerlerinin da yanılgılarını affetmekte zahmet çekerler. İnsanların kusursuz olamayacağı ve farklılıkları olabileceği gerçeğini görmeye isteksiz bireylerdir. Çok eleştirellik ve cezalandırıcılık hem kendisine hem de başkalarına yönelik olarak ortaya çıkar. Bu nedenle insanları algılama biçimleri uyumsuz ilgilere, öfkeye ve mutsuzluğa neden olur. Münasebetiyle ruhsal güzel oluşu mahzurlar.”
Empati ile ruhsal âlâ oluş direkt ilişkili
Farklılıklara yönelik anlayış göstermenin ve affedici olmanın lakin empati ile mümkün olabileceğini tabir eden Uygun, “Farklılıklara tahammülsüzlük ve empati yoksunluğu kişilik bozukluklarında sıklıkla görülen bir durumdur. Oburunun niyetlerinin kendi niyetlerinden farklı olabileceğini öğrenmek psikoterapilerde bireylere öğretiliyor. Bu nedenle empatinin ruhsal güzel oluş ile direkt alakalı olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.
Hoşgörülü beşerler duygusal muhtaçlıklarını karşılayabiliyor
Kişilerarası alakalarda daha yapan oldukları için hoşgörülü insanların toplumsal ve duygusal muhtaçlıklarını karşılayabildiklerini belirten Uygun, “Kişilerarası bağlantılarda ahenk hem geliştirici hem de zenginleştiricidir. Hoşgörülü olmanın fazlası boyun eğici ve çok fedakar olmak ile ilişkilendirilebilir. Kendi haklarımızı muhafazadan karşımızdakinin davranışlarına göz yummak ve görmezden gelmek müsamaha olarak tanımlanmamalı. Hoşgörüde istikrar kurabilmek, kişinin kendi haklarını ve sonlarını muhafazasıyla mümkün olur.” diye konuştu.
Ebeveynler rol model oluyor
Hoşgörülü olmayı öncelikle ebeveynlerimizden model alarak öğrendiğimizi vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Esma Uygun, “Eğer büyüdüğümüz ortam öteki insanların davranışlarını zalimce eleştiren ve ayrımcılığı pekiştiren telaffuzlar içeriyorsa müsamaha ve empatiyi öğrenemeyiz. Tıpkı vakitte kendi yanılgılı davranışlarımıza ebeveynlerimizin yaklaşımı da yaşantısal olarak müsamaha kavramınını bize öğretmiş olur. Müsamaha, yaşayarak öğrendiğimiz insani faziletlerden biridir. Hoşgörülü olmayan bir ebeveynin müsamahayı öğretmesi mümkün görünmüyor.” sözlerini kullandı.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
