Yine bir AB zirvesi, başka bir AB krizi.
Liderler, umutsuzca ihtiyaç duyulan koronavirüs kurtarma fonu ve bütçesini tartışmak için uzaktan bir araya geldi.
Ama artık her şey askıda.
Macaristan ve Polonya, gelecekteki para transferlerini hukukun üstünlüğü meselesine bağlayan bir mekanizmanın Brüksel tarafından yürütülen haksız bir ideolojik savaşın parçası olduğunu iddia ederek süreci etkili bir şekilde veto ettiler.
Balázs Hidvéghi, Macaristan’ın iktidardaki Fidesz partisinin Avrupa Parlamentosu (MEP) Üyesidir:
“Alanın bir tarafının kötüye kullandığı ideolojik bir tür öznel mesele olan ve açıkça tanımlanmayan hukukun üstünlüğünden bahsettiğimizde… bu AB’nin herhangi bir işleyişiyle bağlantılı olmamalıdır.”
Ancak Macaristan’daki muhalif politikacılar, bu görüşün herkes tarafından paylaşılmadığına dikkat çekiyor.
Katalin Cseh, Macaristan’ın Momentum Hareketi’nden bir MEP:
“Macarların yüzde 70’inden fazlasının hukukun üstünlüğü şartını desteklediğini belirtmek çok önemli. Macar işletmeleri, Macar belediyeleri, kurtarma fonundan ve çok yıllı bütçeden gelen paraya ihtiyaç duyuyor. Ve muhalefet dünyaya Bay Orbán’ın Macaristan’a eşit olmadığı mesajını vermeye çalışıyor. Koşulluluk mekanizması için gerçekten önemli bir talep var ve ayrıca Macarlar olarak [Çok Yıllı Mali Çerçeve]’yi engellemek istemiyoruz.”
Bazıları bunu, liderlerin Macaristan ve Polonya’ya karşı dimdik durması gereken Avrupa Birliği için çok önemli bir an olarak görüyor.
HEC Paris’te AB hukuku profesörü Alberto Alemanno, “Avrupa Birliği üyesi olmak istiyorsanız, hukukun üstünlüğüne saygı göstermelisiniz” diyor ve ekliyor: “Bu, bağımsız bir yargıya sahip olmanız gerektiği anlamına geliyor. anayasal sınırlar içinde istediğini söylemekte tamamen özgür bir medyaya sahip olmak. Bu ihlaller çok uzun süredir devam ediyor, sistemik, ısrarcı, çevredeki her türlü kuruluş tarafından tanındı, mümkün, Polonya gibi Avrupa Birliği’ne üye olmak artık kabul edilebilir değil. Macaristan, Avrupa fonlarını alıyor ve hukukun üstünlüğüne saygı duymuyor.”
Bu zirvenin bir anlaşmayı sonuçlandırmayı başaracağına dair çok az beklenti vardı. Ve gerçekten de bu mekanizma nihayetinde hukukun üstünlüğü sorununu çözmeyecekti. Ancak zamanla kendi taraflarında değilken ve Avrupa ekonomileri daha derin resesyonlarla karşı karşıyayken, AB liderleri bir uzlaşmanın -hem de yakında- bulunabileceğini umacaklar.
Good Morning Europe’a konuşan eski Finlandiya Başbakanı Alexander Stubb, 27 Üye Devletin tamamının bir uzlaşmaya varmasını beklediğini söyledi:
“1995’ten beri hemen hemen Avrupa müzakere masalarında oturuyorum… ve her zaman bu iki seviyeli oyun var. Bir yanda Brüksel’de pazarlık yapmak zorundasın, diğer yanda anlaşmayı evde satmak zorundasın. Ama günün sonunda bir anlaşma yapacağız, bu anlaşma iyi olacak, Viktor Orban istese de istemese de 750 milyar euroluk kurtarma paketi orada olacak. daha önce defalarca.”
Raporu izlemek ve Alexander Stubb ile yapılan röportajın tamamını dinlemek için yukarıdaki medya oynatıcıya tıklayın.
