İspanya hükümeti, çevrimiçi dezenformasyonun yayılmasını önlemek için yeni bir strateji konusunda görüş paylaştı.
Geçen ay onaylanan prosedür, İspanya istihbarat servisi (CNI), dışişleri bakanlığı ve savunma bakanlığından oluşan bir komisyonun sorunla nasıl mücadele etmesi gerektiğini detaylandırıyor.
Madrid, devam eden koronavirüs pandemisine “benzeri görülmemiş bir bilgi salgını” eşlik ettiğini belirtti.
Ancak medya kuruluşları ve muhalefetteki siyasi partiler, yetkilileri bir “Hakikat Bakanlığı” kurmak istemekle ve ifade özgürlüğünü ihlal etmekle suçladı.
Yeni önlemler, Avrupa Birliği tarafından kasıtlı olarak yayılan yanlış söylentilerle mücadele etmek için daha geniş bir baskının parçası olarak İspanya’da uygulandı.
Plan, Avrupa Komisyonu’nun “kar amacıyla veya kasıtlı olarak halkı yanıltmak amacıyla oluşturulan, sunulan ve yayılan, doğrulanabilir şekilde yanlış veya yanıltıcı” dezenformasyon tanımını kullanıyor.
AB daha önce Çin ve Rusya’yı kıtanın demokrasilerini baltalamayı amaçlayan yanlış bilgilendirme kampanyalarından sorumlu olmakla suçlamıştı.
‘Hükümetin sansür görevi görmesi riski var’
İspanya’daki yetkililer artık dezenformasyon kampanyaları için interneti izleyecek ve bunların kaynağını araştıracak ve gerekirse bir “politika yanıtı” uygulayacak.
Bu yanıt, örneğin, bir dezenformasyon kampanyasının arkasında yabancı bir devletin olduğuna dair kanıt varsa, diplomatik bir uyarı şeklini alabilir.
İspanya, tedbirlerin seçim süreçlerine değil, aynı zamanda sağlık, çevre veya güvenlik gibi sektörlere de uygulanacağını söylüyor.
Protokoller, Mart 2019’dan bu yana ülkede uygulanan önlemlere ilişkin bir güncellemedir.
Madrid Basın Birliği (APM), hükümetin dezenformasyonla mücadele etme isteğini kabul etti, ancak hükümetin “gerçeğin garantörü olmaktan ziyade bir sansürcü olarak” hareket edeceği “açık bir risk” konusunda endişelerini dile getirdi.
APM yaptığı açıklamada, “Bu mücadele için açıklanan araçlara ciddi şekilde karşı çıkıyoruz çünkü Ulusal Hükümetin eline kamu güçlerinden bağımsız olması gereken bir işlev bırakıyor” dedi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) de İspanya hükümetine verilen misilleme önlemlerinin gücünü sorguladı ve daha fazla netlik çağrısında bulundu.
“RSF, Hükümetten şeffaflığa olan bağlılığını göstermesini ve İspanya’ya karşı tespit ettiği dezenformasyon kampanyalarına ilişkin verileri yayınlamasını istiyor.”
‘Orwellvari Bir Hakikat Bakanlığı’
Bu arada, muhalefet partisi Partido Popular’ın lideri İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’i George Orwell’in totaliter bir devlet üzerine ünlü ‘1984’ çalışmasına atıfta bulunarak “Orwellvari bir Hakikat Bakanlığı” kurmakla suçladı.
İspanya’nın yeni Adalet Bakanı Juan Carlos Campo Salı günü Parlamento’ya hükümetin planının bilgiyi “sansürlemeyi” değil, “yurt dışından gelen dezenformasyon kampanyalarıyla mücadeleyi” amaçladığını söyledi.
Campo, Senato’daki bir tartışma sırasında, “Neyin doğru neyin yanlış olduğunu söylemek, web sayfalarını kapatmak, yayın lisanslarını geri almak veya gazetecileri hapse atmak değil” dedi.
Bazı analistler, medyanın ve muhalefet partilerinin tedbirlere tepkisinin “orantısız” olduğunu da söylediler.
Diğer Avrupa ülkeleri gibi İspanya da özellikle son seçim süreçlerinde sosyal medyadaki yanlış bilgi akışını kontrol altına almak için mücadele ediyor.
STK Avaaz tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Nisan 2019 yasama seçimleri kampanyası sırasında yaklaşık 9,6 milyon seçmen -toplamın dörtte biri- WhatsApp aracılığıyla yanlış bilgi içeren mesajlar aldı.
Bir söylenti yanlış bir şekilde Pedro Sanchez’in Katalonya’nın bağımsızlığını desteklemeyi kabul ettiğini iddia etti.