Macaristan, üst üste ikinci yıl, Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı (CPAC) olarak bilinen ABD’deki en önemli sağcı siyasi etkinliğin Avrupa versiyonuna ev sahipliği yapacak.
Perşembe günü başlayacak iki günlük etkinliğe Macaristan’ın sağcı başbakanı Viktor Orbán ev sahipliği yapacak. Davetliler arasında Avusturya Özgürlük Partisi’nden Herbert Kickl ve Çek Cumhuriyeti’nden Andrej Babi’nin de aralarında bulunduğu Avrupalı aşırı sağcı ateşli isimler yer alıyor.
Yakın zamanda görevden alınan Fox News sunucusu Tucker Carlson gibi ABD’li sağcı ünlüler video mesajlarıyla görünecek.
Siyasi Sermaye Enstitüsü Direktörü ve Avrupa Politikası Merkezi’nin kıdemli araştırmacılarından Péter Krekó şöyle açıklıyor: “CPAC etkinliği, Macaristan’ın Batı dünyasındaki ve belki de ötesindeki aşırı muhafazakar çevrelerde önemli bir yumuşak güç etkisine sahip olduğunu vurguluyor.” Analiz.
Euronews’e şunları söylüyor: “Orbán açıkça muhafazakar Zeitgeist’ın sembolü haline geldi.”
Resmi gündemde “Uyandırmayın Bölgesi” ve “Çocukları Savaşmasın” gibi paneller listeleniyor ve bu da sağ ve aşırı sağ grupların sıklıkla tekrarladığı anti-liberal ve gelenekçi konuşma konularının tartışılacağını öne sürüyor.

Bir takım devrilen liderler
Her ne kadar Orbán bu olayı Macaristan’ın küresel sahnede artan nüfuzunun bir işareti olarak gösterse de, konferanstaki konuşmacıların çoğu yakın zamanda iktidardan uzaklaştırıldı ya da Carlson’un durumunda platformları elinden alındı.
Krekó, “Konferansın katılımcı listesine bakarsak, Macar politikalarını ülkelerine örnek olarak memnuniyetle gösteren insanların çoğunun ana akım siyasetin dışına itildiğini görüyoruz” dedi.
“Bu, AB ve NATO gibi parçası olduğu ittifak sistemleri içerisinde artan marjinalleşme ve izolasyonla karşı karşıya olduğu için Macaristan’ın kendisi için de geçerli.”
Macaristan kesinlikle dünya çapındaki muhafazakarlara ilham kaynağı olsa da Krekó, “gerçek diplomatik nüfuzunun geride kaldığını” söylüyor.
Batı karşıtı düşünce platformu
Orbán’ın göç ve LGBTQ konularında takındığı sert duruşun yanı sıra liberal çoğulculuğu reddetmesi, Amerikan sağının bazı kesimlerinin takdirini topladı.
Geçtiğimiz yıl Orbán, Macaristan’ı “Avrupa’daki muhafazakar Hıristiyan değerlerinin kalesi” olarak nitelendirdi ve ABD’li muhafazakarları, Macaristan’da yaptığı gibi “kamusal yaşamda ilerici liberallerin hakimiyetini” yenmeye çağırdı.
Krekó, “Davetlilerden bazılarının, şu anda temel olarak ABD Cumhuriyetçi partisinin ana akımını oluşturan Amerikan aşırı muhafazakar sağından önemli isimler olduğu açık” diyor.
Olay, Amerikan sağ kanadı ile Orbán’ın otokratik hükümeti arasındaki bağların yoğunlaştığını yansıtıyor. Bazı ABD’li yorumcular, Orbán’la gelişen ittifakları nedeniyle Amerikalı muhafazakarların antidemokratik taktikler benimsediği konusunda uyarıda bulundu.
Orbán’ın üst üste dördüncü dönem görevde kalması, Macaristan’ın medyasının ve demokratik kurumlarının kontrolünü ele geçirmesi Avrupa Birliği’nde tepkiye neden oldu.
Kreko, “Buradan çıkarılacak en önemli sonuç, Orbán’ın, yakın zamanda mevcut ABD hükümetini desteklemekten vazgeçen Gürcistan Başbakanı Irakli Garibaşvili gibi AB’yi eleştiren ve Rusya’ya yakınlaşanları teşvik edip teşvik etmesidir” dedi. devam ediyor.
AB, hükümetinden milyarlarca dolarlık fonu keserek ve bunun serbest bırakılmasını yolsuzlukla mücadele ve hukukun üstünlüğü reformlarının uygulanmasına şart koşarak Orbán’ın liberal olmayan eğilimlerini azaltmaya çalıştı.
Blok, bunun Macaristan’ı daha ılımlı Avrupa demokrasileri arasına geri getireceğini umuyor.